25 Mayıs 2007 Cuma

Bir Fahişe Öyküsü

aslına bakarsanız dostlar bu benim bir bar öyküm sizler için bir fahişe ama benim için en onurlu bir kızın öyküsü bu

bu gece bir barda oturdum ve bir kız oturdu masama kıza sordum ne içersin rakı dedi eyvallah dedim ilk kez bi kız rakı istiyodu masamda. pekde guzel degildi aslında işin aslı onunla oturmakta istemiyordum döndu nerelisin dedi ne edicen dedim alıcan mı yoksa yok sadece merak be dedi adımı sordu zittir et dedim kız sustu ve sonra baskası söledi ilk gunu kızın barda ustune varma dedi yan masa adam buranın mudavimi neyse kız hemserim dıyarbakırlı yani kız konustukca utanmaya basladım kız işletme mezunu yoooo acık öğretim degil baasbayagı ege mezunu sonra anlattı abi dedi biz yetiştirmke yurdunda buyuduk 3 kardes onlarda okuyo anla mecburiyet benimkisi utandım ve ilk kez sunu anladım hayat sadece bana kazık atmıyo ben sanslıyım dedim çıktım size geldim

yalnizim artik

gozlerin nerede bana seslenen sesin nerede yuregimde ki sickligin nerede neredesin ha nerede bu gonul seni arar yeter artik seslen nerede olursan ol seslen...

Söylenmemis Son Sözümsün...

Bir gün bir sevda çalar kapınızı...
Şaşırırsınız, beklemiyorsunuzdur...
Bu güne kadar gelen sevgilere hep misafir olarak bakmışsınızdır...
Ancak, bu sevgi aşktan öte olarak yerini alır gözlerinizden kalbinize!!!

İkilemlere düşersiniz...

Kıskançlık nedir bilmezken farkına varmadan öğrenirsiniz!!!

Kaprisle işim olmaz derken yaptığınız kaprislere hoşgörü beklersiniz!!!

Bireysel yaşamın gerekliliği üzerine ahkam keserken birdenbire
gönüllü bir tutsak olma yolunda ilerlediğinizi anlarsınız!!!

Gün çabucak geçsin diye beklerken, (24) saate ilave saatler istersiniz!!!

Adrenalin derken, acıyı tatarsınız!!!

Gülmekten bahsederken, göz yaşlarınızı hazır ol komutu ile bekler bulursunuz!!!

Yaşantımdan fedakarlık mı saçmalamayın diyen siz, kişiliğinizle ilgili fedakarlıklara kalkışırsınız!!!!

Sevdanın yerel ağ şebekesinden yayılıp,tüm benliğinizi sardığını fark ettiğinizde işte
AŞKla tanışmakla kalmayıp onu içinize aldığınızı anlarsınız...

Sözcükler, cümleler, paragraf yada makaleler yetmez içinizi kavuran aşkınızı anlatmaya....

Her ifadenin yetersiz kaldığını hissedersiniz...

Her cümlede çırpınırsınız....

Yeter dersiniz, bir kelime yada bir cümle bulmalıyım; ona olan sevdamı anlatmalıyım...

Uykunun esaretinden kurtulduğunuz bir anda iki kelime gelir aklınıza!!!

SÖYLENMEMİŞ SÖZÜMSÜN

Mutlulukla ışıldar gözleriniz....

Sonra bir anını beklersiniz sevdiğinize söylemek için....

Yüreğinizden sesinize canhıraş dökülür;

söylenmemiş sözümsün

Sevilenin gözleri mutlulukla parıldar....

Gözünüze bakar;

Söylenmemiş son sözümsün demeni isterdim, der....

Bencilliğine aldırmazsınız, gülümsersiniz....

SÖYLENMEMİŞ SON SÖZÜMSÜN , dersiniz.....

Söylenmemiş son sözümsün....

Yanımda olsan yada olmasan fark etmez

O gece söylediğim gibi;

Söylenmemiş sözümsün

O gece söylediğin gibi;

Söylenmemiş son sözümsün

Selam olsun sıladaki herkese

Selam olsun sıladaki herkese

Geldiğimiz yere gidenlere selam olsun. Ağlayarak gelenlere, ağlayarak gidenlere selam olsun. Selam olsun dönülmez göçe hazırlananlara, selam olsun sılasını özleyen herkese...
Her acıya bir hasret kalır, binlerce hasret bırakır yarınlar.
Ayrılmak bitip gitmek midir acaba? Yitip yokolmak mı? Ölüm ne ki? Her gece perdelerimi uçuran rüzgar yoktur oysa. Oysa sabah yine aynı sabah, akşam yine aynı akşam.
Alışkanlık, zor dedirten ayrılığın son noktasındadır. Bakar durur göz-lerinin içine ama sen anlayamazsın.
Nelere alışmadın ki!
İnsanlığın yüzakı, gönül aydınlığı, dizlerin dermanı, gözlerin feri efendiler Efendisi'nin yokluğuna bile alıştıktan sonra neye alışılmaz ki?
Kimse anlamak zorunda değil beni diye düşünürüm çoğu zaman. Hem anlasa ne olur, anlamasa ne olur. Okusa da okumasa da unutulur gider insanın içinde o kendisini kabul ettirmek isteyen zamanın kabul edilemez dürtüsü.
Bağırırsın ya, belki duyan olur. Duysa ne olur onu da bana söyle. Kaç karış büyürsün bu hayata. Kaç karış mezarın olur.
Herşey gözlerimin önünde işte. Duvarların yalnızlığı, ışıkların anlamsızlığı&
Sadece dünyaya sığanlar için sılanın da gurbetin de dünyadan ibaret olduğunu bilmek bazan ağır bir işkence gibi gelir bana. Değil mi? So-nunda hala dünyada kaldığına göre ha sıla ha gurbet ne farkeder ki?
Asıl hasretine yandıkların dün-yada değil ki! Asıl özlenenler, özlenmeye değecekler yok ki burada. Ya da burada olanların özlenmesi için illa da terketmeleri, ayrılmaları gerekiyor dünyadan.
Ve bu yüzden 40 yıllık gurbet hikayeleri bana saçma geliyor hep. Oysa gurbet yakınlık demek, yakınlaşmak demek& Hangi garibanın bağrından çaldıysak bu gurbeti bir an önce iade etsek iyi olacak gibi. Malumunuz gariblerin ahı yerde kalmıyor.
Farkında mısınız, gurbet ve garib kelimeleri hatta kurban kelimesi hep arapça ve hep bizim tarafımızdan asıl anlamından çıkartılmış kelimeler& Öyle ya kurban denince hayvan kesmeyi anlayanın gurbet deyince ayrılık anlamasına niye şaşıyorum ki ?
Daha fazla kafalarınızı yormadan meramımı anlatayım en iyisi& Gurbeti de genel geçer anlamında kullanalım ki başka kelime arama zahmetimiz olmasın.
Hiçbir gurbet kişinin kendine, ehline, ailesine, memleketine, dostlarına yabancılaşması kadar ağır ve acı olamaz. Bu anlamda hepimizim kendine has yeteri kadar gurbet misyonu var sanırım.
Evet işte orası, hani her gittiğiniz-de daha bir yabancı kaldığınız, dostlarınızın azaldığı ama sizin ve bizim gurbetimizin bittiğini sandığımız yer aslında artık bizim gurbetimiz olmak üzere& Büyük bir yol ayrımındayız aslında. Ya da çoğumuz kendi köşelerini döndüler bile.
Biz gurbetimizi kendimiz kurduk, kimse sürmedi bizi yurtlarımızdan. Son 50 yıla kadar hiç böyle bir gurbeti de yaşamamıştık oysa. Gittiğimiz heryer bizim olmuştu ya hani, artık olmayınca biz de ne yapacağımızı şaşırdık kaldık& Biz atalarımızdan böyle görmemiştik ki.
Ya da bizim buralara gelişimizle Tuna'yı geçen akıncıların arasında bir fark var galiba. Bu fark zilletle izzet kadar büyük, bu fark madde ile mana kadar birbirine zıt, bu fark kalble mide kadar biribirine alt üst&
Sonra oturup hüzünlenelim, vay gurbet, hain gurbet& Ömrümüzü yedi bitirdi, neslimizi çürüttü, kuruttu. Biz masum, gurbet idamlık sanık !
Gelin gurbeti bir de yurtlarından sürülenlere, analarından, evlatlarından, evlerinden kovulanlara soralım. Mesela Çeçenlere soralım. Nesiller boyu sürgünü, yıllar yılı hasreti& Ya da evleri başlarına yıkılan Filistinli analara soralım mı ? İyisi mi sormayalım, yoksa bize gurbet türküsü yakmaya sebeb kalmayacak gibi.
Ve gelelim gerçeklere :
Dünyada gurbet yoktur aslında, biz kendimizi avutmak ve içimizdeki acı çekme ihtiyacını gidermek için buluruz lazım oldukça böyle bir sebeb işte ! Ya da dünya asıl gurbettir ya onu unutmak için, onu saklamak, kendi-mizi kandırmak için uydururuz bir gurbet hikayesi. Aslında özlenmesi gerekenler hep gider dünyadan, ya da gitmelidirler&
Sıla bildiğimiz memleket aslında bizim izin tatil beldesi olmuştur bile. Gider güneş görür geliriz. Aman dikkat fazla güneşte kalmayın, renginiz daha da koyulaşırsa uyum sağlamanız zorlaşır değil mi buralara ? Bir de orada iken bile kendi aranızda yabancı dillerle konuşun, farkınız olsun ! Ya da daha masum bir sebeb, maksat unutmamak, yoksa gizlimiz saklımız mı var&
Bir nesil sonra neler olacak düşünelim mi ? Çocuklarımızın memleketten tanıdıkları ya hiç olmayacak ya da hiç dostları& Bizden en az on kat daha yabancı olacaklar hem burada hem orada& Zaten anadilleri çoktan değişti. Artık analarının dilini bilmiyorlar nerdeyse. Ondandır ki herhalde annelerini de dinlemez buranın yiğitleri.
Anne ben Türkiye'ye gitmek var mıyım? Anne ben kimim? Burası neresi? Neden buradayım? Neden benim adım buradakilerin adlarına benzemiyor? Neden ben sana anne diyorum, bak komşunun oğlu annesini adı ile çağırıyor! Neden evimizde ayakkabılarımızı çıkartıyoruz ki, namaz mı kılacağız evin heryerinde yoksa? Neden ben iki dilli olmak zorundayım? Neden anne? Neden baba? Neden müslümanız biz? Neden camilerde kızıyorlar ki bize? Kilisede de kızarlar mı ki çocuklara anne?
Sormakla bitmeyen, cevapları 10 puanlık sorular. Ve ne yana baksam ışıklı tabelalarda bir kocaman yazı: 'Kendi düşen ağlamaz!' Biz böyle değildik! Şafaklarımızı hasret rengine boyadılar. İncitmekten korktuğumuz goncaları soldurup, yerine hicran tohumları bıraktılar. Umutlar çağlardı içimizde, özlem setleri örüp ömrümüze, hayallerimizi, ümitlerimizi unutturdular...
...
Madem ki ayrılığa hüküm giymiş bu yürek artık ölmek için yaşamak gerek hayatımın gözelerinden damıttığım bu şiiri bin kez ölerek sana adamamı bekleme benden gün gelir tütmez olursa ocağım acılar var bende duvağı açılmamış bekle sana onları adayacağım.

Yüreğimin Yarısı..

Kimsenin yokluğu bu kadar korkutmazdı beni.
Kendimi zor günlerin adamı görürdüm ya, hiçbir güçlüğün beni, bırak yıkmayı, sendeletmeyeceğini düşünürdüm.
Oysa şimdi yarımım. Ve sen böylesine uzakken benden, hiçbir zaman tam olmayacağımı da ..Biliyorum 'tasalanma' diyeceksin, tasalanmıyayım ama kendime bakıyorumda bir kaç umut kırıntısı dışında birşey göremiyorum. Nerede olduğunu, ne yaptığını bilmemek kahrediyor beni. Döneceğin umuduyla yaşamakta kandırmıyor beni. Her sabah sensiz uyanmaktan, her günün sensiz geçmesinden korkuyorum artık. Bu yüzden uyanmak istemiyorum 'uyuduğum uykudan'...

Ve geceler... Ne yıldızları görüyorum ne gecenin sesini duyabiliyorum. Her şeyi çepeçevre çarşaf gibi örten gecelerde kendimi yapayalnız çıplak hissediyorum. Gözlere karanlık bir tema veren geceler hasretinin yıldırımları ile maytaplı geçiyor. Bu ızdırap ışığında uyumak ne mümkün. Saniyelerin ne kadar uzun, ne kadar bitmez olduğunu görüp şaşırıyorum. Zamanı bu kadar geçmez kılan sensizliğe lanet ediyorum. Bir maraton koşucusu gibiyim ama finishe ulaşamıyorum bir türlü. Sesimi kendim bile duymayarak, bildiğim bütün hasret şarkılarını ardarda söylüyorum. Yazılmış bütün vuslat şarkılarını dinliyorum. Ertesi gece bir kez daha... Her gece aynı hüzün...

Senden bir iz göreceğim diye sokaklara çıkmıyorum artık. Bu kentin her yerinde sen varsın çünkü. Ve hiçbir köşe başından çıkmayacaksın üstelik.
Yaşamaksa, buna yaşamak denirse, yaşıyorum elbette sadece nefes alarak. Şairin dediği gibi ''senden uzak olduktan sonra nerede olsa yaşıyor insan'' yokluğunun inkarlarında , çıldırmaların uç noktası olan hiç olmama ihtimalini kazıyorum özlemimin başucundan.
Bekleyeceğim seni zor olacak, çok zor olacak ama bekleyeceğim.
Ve bu yarım yüreğin yarısısın unutma...!!!!





SENI BEKLIYECEGIM SONSUDA DEK !!!!



HOSTES ESENGUL

23:01:2006

yasaklayan zihniyetiniz

sevgili dostlar bazen içinden cıkamadıgınız durumlarda hayata gözunuzumu kapar yoksa sorununuzu cözme yoluna mı gidersiniz sanırım 3 yıldır burda oldugumu biliyorsunuz ve bu süre zarfındasizleri kırmama cabası içine girdim ama her nedense her lafım dokundu ve yer yer yasaklamalarınızla başbaşa kaldım merak ediyorum acaba küfürmü ettimde yada reklammı yaptımki yasaklıyorsunuz ikisinide yapmadım aslında sadece yalaka tiplemelerden biri olamadım olsam zaten yasaklamazdınız neyse sadece sevmenizi falan beklemiyorum beni bi tek azcık durust olun ve insanlara önyargı ile yaklasmaktan kacının zlinede atsanız nickime yasakta koysanız bunun sebebini yazmanızı beklerdim her sey gönlünüzce olsun

iSyan!

Sebebini bilmediğim isyanlar kopuyor bazen içimde.
Neden?
Huzurun, dostluğun, aşkın ve daha bir çok hayat kaynağının
İçinde yerini belirlemişken yaşam ;
Neden tek seçenek sonu gelmeyen tuzaklar, haksızlıklar, ayrılıklar, yasaklar, isyanlar,
lar , lar, lar . . .
Amaç?
Evrenin amacını soracak olursan?
O yokluğun warlığında özüne kavuştu bile.
Ama halen ulaşmak istiyorsan?
İçindeki sesi dinle!
Asla yok olmayan Sesi.
Aldatmak beni, oNu, hepimizi
=
Hiç.
Aldatma yeter ki Kendini :
O zaman ulaşacaksın:
Ona, Bana ve En önemlisi özündeki sese ...
Anlarsın belki O zaman Beni;
Neden hep isyanlarda, uzaklarda yalnızlığa kaçarcasına yaşadığımı.
Zaman :
Zamanla olan şavaşım bir gün sona erecek
Artık ya o benimle
Yada ben onunla uğraşmaktan vazgeçicem
Birimiz artık beyaz havluyu atacağız
Tıp ki dünyanın üzerine atılmış bulutlar gibi
İşte o an
Yenilmiş olacağız ikimizde esasında
Çünkü
Bir amacımızda kalmayacak o andan itibaren
Doğru ile yanlış bir arada bulunmuş iken
Neden
İkisini birbirinden ayırmaya çalışıyoruz ki
İnsanlık:
Öyle bir durum oldu ki artık
İnsanlar zevki uğruna
Ahretin mükemmelliğini yok edebilecek duruma geldiler
Beş dakikalık zevk
Ve
Beş dakikalık izdiham
Aradaki
Varlığın yokluğa yenilişi

Anlamak isteseydim Dünya’yı
Çözerdim belki de seni
Anlamaksa eğer sorun
Anlıyorum seni
Ama
Nedenin yanlışlığı
Yanlışlıklardaki doğrulara sürüklüyor beni
Olacak şey
Yazıkların üzerine binmesi
Belki de ilk defa isyanım bu kadar büyük oldu
Kişilere karşı isyanım olurdu hep
Ama
Bu sefer isyanım yaradana oldu
Bu bir isyan mı ?
Onu da tam olarak bilmiyorum...
Sınır ne acaba?
Artık kararlar almaktan vazgeçtim
Almak sorun değil kararları
Değeri bile kalmadı artık
Yorumlar sorunları
Sorunlar düşüncelerimi sürüklüyor
Ve yine aynı sonuç
Nedenlerin doğru sonuçları
Defalarca kez yaşasan da aynı duyguları
Hep aynı duyguları anımsadığını düşünsen de
Kendi tekrarladıklarındaki farklılıkları göreceksin bir gün
Ne günler yaşadım şu güne kadar
Ne dolu
Ne boş günler
Şimdiki günler
Boşa belki
Belki çok şey için
Anlamını çözemediğim günler
Her türlü anlamda zaman

Şehre yağmur damlaları düştü yine
Onlar uyandırdı dumanlı gözlerde çözemediğim warlığı bile yokluğu kadar derin düşüncelerimden
Saldım kendimi sonu gelmeyen sokaklara sürükleyen caddelere
Her bir kaldırım taşı en az benim kadar ezilmişti ki dalga geçiyorlardı benimle
Savaşmaya çalışamadım bile hatırlanmaz diyarlarda
Tek bildiğim kendimi, seni, özümüzü ve amacımızı bulmaya çalışma çabasında olmam
Geçmis gözyaşı isyana karşı
Sanki onunda bir İsyan’ı vardı etrafa ve kendine
Ama artık vazgeçmişti karşı koymaya
Birini daha kaybetmiştik sonsuzluğun sonsuz sayısında
Bir tek kişi vardı ulaşabilen nede olsa
Ve çok açıkça ifade ediyordu
“O son. Asla ulaşmaya çalışma sona”
Gel gör ki ben kaçsam da o beni bırakmıyor ki.
Anlayacağın ulaşılamayana doğru bir yolculuğa başlamıştım
Tıp ki
Aşk gibi,
Nefret gibi,,
Sevgi gibi,
Hainlik gibi,
İstek gibi,
İsyan gibi,
. . . ,
Sonsuzluklarında yaşamını devam ettirenler gibi soru ve cevaplara
Neden ?
Hayatı ölümsüzleştirmenin bir anlamı olmuyor
Sonu olacağını bilipte unuttuktan sonra
Geçmişin izleri belki geleceği getiriyor
Ama gelecekte geçmişe bağlı kalmıyor
Bırak hayatı o seni yönetsin
Neden olsa galip gelecek o
Boşuna kendini harap etme ama boş verme de
Bazen bir kaç savaşı sen kazanabilirsin
Yenileceğini göze alsan bile
Dayanmak sorun değil hayata ve götürülerine
Tek üzüldüğüm kaybettiklerinin farkına varmayanlara
Anlamlar kendi anlamını
Doğrular doğruluğunu
Yanlışlar yanlışlığını kaybetmiş
Benim
Veya
Hepimizin nasıl kendimizi kaybetmemesini düşünebilirsin ki?
Bir dünya düşün kendine göre
Her şeyin istediğin gibi gittiği
Ama sen yine mutsuzsun
Sebebi mi?
Sende biliyorsun ki bir gün kaçtıkların seni bulacak
Çünkü onlar hep seninle beraber
Kendinden kaçamadığın gibi ondanda kaçamazsın
Tavırların yansıtılmasından bile kaçıyoruz ki
Her şeyi çok belli ediyoruz
Ama
Tepkilerin verilmesine o kadar muhtacız ki
Acizliğimize boyun büküyoruz
Düşüncelerindeki en ufak ihtimal bile seni parçalarken
Gerçekler nasıl işkence etmesin ki
Gerçekler neden hep acıyı beraberinde getiriyor ki?
Sonsuzluğun gerçeği de acı vericimi acaba?
İhtiyaç duyulanı yaşatmak zor değil
Ama
Vermek zor
Çünkü korkuyoruz
Ve
Kendi lekelerimizden dolayı utanıyoruz

Gidiyorsun..




Gidiyorsun& Benim mutluluğum için yaptığını söylüyorsun& Mutluluğum ne onu bile bilmiyorsun.. Evet hayatımda biri olabilir mutlu da olabilirim.. Ama içimde hep bir sen olacaksın ve bu beni mutsuz edecek çünkü o seni yok etmem imkansız.. Ben içimdeki senle birlikte yanımda da bir sen istedim... Bunun için savaştım&... Mücadelem bunun içindi...

Kimsenin bana veremeyeceği şeyleri verdin..... Ömrümde yaşamadığım şeyleri yaşadım, kimseyi sevmediğim kadar sevdim.. Bu duyguları bir saat tatmak için bile canımı veririm sen bana aylarca tattırdın..

Saat bir gecenin bir yarisi, Sana yazilan son kelimeler yine. Bir önceki yazım ve ondan önceki yazım gibi, Sanki sonu yok sözlerin. Ya unutmayi yazamiyorum.. Yada yazilanlar unutturmuyor seni& Ve ağzımda yine son bir cümle..

Bana yaşattığın her şey için Teşekkür Ederim&.

___ Sen beni bıraksan bile.. İçimdeki sen beni bırakmıyor___


KANALIN HIRICN KIZI


ESENGUL

SeVGiLiLeR GüNü

Sevgililer Günü...Bir sevgilim bile yok anlıyormusunuz..kedim de yok zaten..ya ben ne yapıyım ya güleyim mi?? ağlayayım mı?? Yoksa atlıyım mI??....ne kötü platonik aşk ne kötü

birtek SEN yoksun!

Dogdugum güne her gecen günle biraz daha lanet ederken
Etrafimdakilerinin bunu kutlamasi ne garip...
Evet, bir sene daha gecti
Aci, keder ve hüzün dolu bir sene..

Bu acimasiz, yalan ve sahtekar dünyada bir sene daha yasayabildigimi,
Yenik düsmedigimi ve hala dimdik ayakta durdugumu
Aslinda kutlamam gerekiyor.

Kimsenin sahit olamayacagi bir ziyafet cekmem gerekirken
Ben yine herzamanki gibi sessiz sedasiz icime duygulari gömüyorum..
Hic birsey olmamis gibi, mutlu ve daima güleryüzlü davranmak
Ne kadar zoruma gidiyor..

Bu benim dünyam degil!
Ben bu dünyanin icine dogmadim!!

Kelimelerle anlatilmayacak gibi birsey benimkisi..
ve
..icinde SEN yer aliyorsun..

Tarifini bilmedigim, ismini koyamadigim SEN

Dörtbir yanim mutlu, sevincli ve sevgi dolu insanlarla sarilmisken
Benim payima düsen bir hayal kirikligi ve icimdeki büyük bir burukluk
Koskocaman senin varligin ve sevginle dolmak isteyen bir bosluk
Ne kadar aci veriyor bir bilsen..

Herkez ve hersey var.. ölüm bile.. birtek SEN yoksun!
Gelde söyle bana, bu yarali gönlüm nasil mutlu olsun?

SEN, tarifini bilmedigim ve ismini koyamadigim SEN
SEN, ruhumu saran ince sizim..

Yoklugundan arda kalan yüregimdeki yangin icimi yakmasaydi
Inan öldügümü düsünürdüm..
Aci olsun, yeterki olsun.. sonucta senden gelen birsey degilmi?
Buna can feda olsun!

Evet gecti, bir yil daha gecti sensiz
Merak ediyorum; daha ne kadari kaldi..

Herkes ve hersey var..
..ölüm bile..
Birtek,
Evet birtek
SEN yoksun!

Gicik

seni seviyorummmmmmmm

biktim su sinavlardan

Biktim su sinavlardan yawwww!!! bir dosya yapmamiz lazim ve her okuyusumda yazi hatalari buluyorummmmm

ahhh su yaz tatili bir gelse!!!

Aşkınla Sararıp Solacak Kadar..

Aşkınla Sararıp solacak kaDar

Sevginle bahtiyar olacak kaDar

Uğruna canımı verecek kaDar

Seviyorum Desem İnanır mısın?

sabaha karşı

şuan sabaha karşı saat 04 20 oturmuş pc nin başında kanala bakıyorum bir yandan sigara öteki yandanda biramı yudumluyorum bu aralar çok kendimi saldım
vede çok içiyorum aslında içmem sık sık ama öyle gerektiriyor size şuanki duygularımı yazmak istedim

sanırım yaşlandık yaa kanala bakıyorum insanlar konuşuyor gülüyor muhabbet ediyor ama içimden tek kelime bile yazmak gelmiyor slm bile verenlere sıkıla sıkıla slm veriyorum hiç tadım yok o eski günlerde olduğu gibi hani derler ya o deli çocukdan eser kalmadı yaşlandıkmı ne ama sadece izliyorum bakıyorum da çoğu buraya birini tavlamaya gelmiş muhabbetler konuşmalar hep lafda kalıyor en ufak içden bir gülüş bile göremiyorum çoğu yapmacık çoğuda çocuk denecek yaşda 17 18 gibi

yapmacık dedimde aklıma geldi bunu yazmadan gecemiyecem yaa neden insanlar böyle oldu herşey menfaat oldu çıktı verilen slmlar bile hayat o kadar hızlı geçip gidiyoki bunun kıymetini bilmek gerekir ama insanlar konuşamdan önce 5 dakka düşünür hale geldi acaba bunu desemmii acaba sölemesemmi yada diyelimki kız arkadaşı var elini tutsammı onu sevdiğimi sölesem bana çok yılışıksın dermi yada demezmi herşeyde planlayarak olamz ki yaa
bana göre o an sevdiğini söylemek geliyorsa içinden söyle çekinme burnuyla sacıyla oynamak istiyosan oyna çocuk gibi sev içinden nasıl geliyorsa bunun kıymetini bilin birgün sevdiğinizi kaybederseniz beni anlarsınız hayatı dolu dolu yaşayın o an hayatınızın sanki son anlarıymış gibi davranın değerini bilin o anın bağırın sevdiğinizi söleyin deli dolu olun inanın bişey kaybetmessiniz

sanırım saçmalıyorum olduk alkolik sarhoşun teki neyapalım buaralar çok yalnızım sanki bir boşlukdayım nefes almak konuşmak bile zor geliyor belki başkası olsa biten sevginin arkasından boşfer yenisine bakalım der gecer ama ben bunu yapamıyorum kolay kolay sevemiyorum sevincede böyle oluyorum
sezen abla nasıl diyo KOLAY OLMAYACAK elbet üzüleceğiz elbet bir iz bırakcak ....

Erkekler Neden ÖzÜr Dilemesini Bilmiyor ??

ERKEKLER NEDEN BIR BAYAN GIBI ÖZÜR DILEMESINI BILMIYOR SUCLUDA OLSA NEDEN KENDILERINI HAKLI GÖRÜRLER ACABA ???

çok kızgınımmm

bu hoşsohbetin %90 ını tanıyodum eskiden ama şimdi çoğu havalanmış şimdi kendime kızıyorum keşke selam vermeseydim diye bu itiraf sayılmaz ama çok kızgınım çokkk

yalancı

y aa gozumun ıcıne bakıpta yalan söyleyen ınsanlara gıcık oluyorum
gıcıkkkkkkksınnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn oh be keske karsımdakınede boyle soyleyebılsem kendımı sınır edeceğime onu sınır edebılseydım keşkeeeee

Sevmeyİ Unutanlar İÇİn

SEVMEYİ UNUTANLAR İÇİN


sevmeyi unutmuşsunuz kardeşler
yalan her şey gibi
aşklarınız da.

yaşamı ölüm
diye anlatıyorlar size
yalanı gerçek diye.

ne leylakların
tomurundan
haberiniz var

ne önünüzden
kara bir tabut
gibi geçen geceden.

sevmeyi unutmuşsunuz kardeşler
yalan aşklarınız
da.




Y
a
L
a
n

Benim Yesim434 Diye Hotmailim Yok !!!

Selam Arkdaslar Sunu Size Kac Defa SÖyledim Benim Yesim434 Nikinde Hotmailim Yok. Yesim434 Hotmaili Kisi Ben Degilim Ve Asla O Kisinin Seviyesine Inemem Buna Adiniz Gibi Emin Olun