Merhaba eski sevgilim.... Nasılsın? Pek iyi görünmüyorsun. Aslında değişin pek bir şeyin yok. Belki biraz kilo almışsın, belki saçlarının birkaç teli kırlaşmış. Ama aynısın işte. Peki neden bana farklı görünüyorsun? Esprilerinde aynı, o kasıntı uzak duruşunda. İltifat ediş biçiminde, ses tonun da, ellerin de, giysilerinde aynı. Zaten neden değişesin ki?. Bu sensin ve herkes gibi kendini çok beğeniyorsun, değişmek gibi bir niyetin yok doğal olarak. Benim gibi başka kadınlar da hoşlanmadıkları taraflarını değiştirmek istemişlerdir ama, onlar da becerememişler işte... Acaba değişen ben miyim?. Bensem neden değiştim, yoksa bu değişme değil de başka bir şey mi?. Beni hiç etkilemiyorsun, seni görünce kalbim çarpmıyor, yanaklarım pembeleşmiyor, 'Akşam ne yapacaksın, yemek yiyelim mi?' diye sormanı beklemiyorum, sormayınca üzülmüyorum ve de en önemlisi sorsan bile asla “evet” demem. Çünkü seninle beraber olmayı hiç düşünmüyorum. Yanındaki kadına da hiç 'kulp' takma ihtiyacı duymuyorum. O kadın bana; çirkin, cüce, antipatik, şişman, çarpık bacaklı gelmiyor şimdi. Seni istemediğim, beğenmediğim için değiştiğimi sandım. Oysa ben senin için ağlamıştım bile... İlk ciddi kavgamızda çekip gittiğinde 'gerçek gözyaşları' dökmüştüm kendi kendime. İçime bir yumruk tıkanmıştı sanki. Artık asla başka aşklar yaşayamayacağıma, kimseden hoşlanmayacağıma, yapayalnız kaldığıma inanmıştım. Beni aramadığın o üç - beş gün, senden başka hiçbir şey düşünemiyordum, ne iş ne güç. Telefonun başında oturup kalmıştım. Aradığında nasıl süslenmiştim o akşam, nasıl istemiştim beni beğenmeni. O gün ağzıma lokma koymamıştım belki akşama kadar zayıflarım diye. Ve nasıl sarılmıştım sana sımsıkı. Bir kez daha gidersen dayanamam diye geçirmiştim içimden. Ah eski sevgilim ah!... Şimdi de seni gördüğümde yüreğimin hop etmesini isterdim. O kadar tutkulu, arzulu, özlemli, kıskanç, meraklı günler geçirdik ki seninle. Ay gülmek geliyor içimden, o ağladığım günleri hatırlıyorum, bu saçma sapan adam için mi? o kadar gözyaşı dökmüşüm, hep bu adama dokunmak için çırpınmışım... O'na dokunmadan uyuyamamışım... Bir ara kıkır kıkır güldüm ya durup dururken, aklıma bunlar geldi de güldüm işte. Şaşırdım durdum kendi kendime 'Ben bu adam için mi? böylesi duygular hissettim' diye dalga geçiyordum kendimle. Biliyor musun? bundan sonra ömrümün sonuna kadar erkeksiz kalacağımı bilsem, bir kez bile birlikte olmam seninle. O kadar etkilemiyorsun beni, o kadar sıradansın. Ben nasıl seninle birlikte olmuşum da, o durumları “AŞK” sanmışım. Peki pişman mıyım?. Hayır tabii ki pişman değilim. Dilerim sende değilsindir eski sevgilim!... uzak duruşunda. İltifat ediş biçiminde, ses tonun da, ellerin de, giysilerinde aynı. Zaten neden değişesin ki?. Bu sensin ve herkes gibi kendini çok beğeniyorsun, değişmek gibi bir niyetin yok doğal olarak. Benim gibi başka kadınlar da hoşlanmadıkları taraflarını değiştirmek istemişlerdir ama, onlar da becerememişler işte... Acaba değişen ben miyim?. Bensem neden değiştim, yoksa bu değişme değil de başka bir şey mi?. Beni hiç etkilemiyorsun, seni görünce kalbim çarpmıyor, yanaklarım pembeleşmiyor, 'Akşam ne yapacaksın, yemek yiyelim mi?' diye sormanı beklemiyorum, sormayınca üzülmüyorum ve de en önemlisi sorsan bile asla “evet” demem. Çünkü seninle beraber olmayı hiç düşünmüyorum. Yanındaki kadına da hiç 'kulp' takma ihtiyacı duymuyorum. O kadın bana; çirkin, cüce, antipatik, şişman, çarpık bacaklı gelmiyor şimdi. Seni istemediğim, beğenmediğim için değiştiğimi sandım. Oysa ben senin için ağlamıştım bile... İlk ciddi kavgamızda çekip gittiğinde 'gerçek gözyaşları' dökmüştüm kendi kendime. İçime bir yumruk tıkanmıştı sanki. Artık asla başka aşklar yaşayamayacağıma, kimseden hoşlanmayacağıma, yapayalnız kaldığıma inanmıştım. Beni aramadığın o üç - beş gün, senden başka hiçbir şey düşünemiyordum, ne iş ne güç. Telefonun başında oturup kalmıştım. Aradığında nasıl süslenmiştim o akşam, nasıl istemiştim beni beğenmeni. O gün ağzıma lokma koymamıştım belki akşama kadar zayıflarım diye. Ve nasıl sarılmıştım sana sımsıkı. Bir kez daha gidersen dayanamam diye geçirmiştim içimden. Ah eski sevgilim ah!... Şimdi de seni gördüğümde yüreğimin hop etmesini isterdim. O kadar tutkulu, arzulu, özlemli, kıskanç, meraklı günler geçirdik ki seninle. Ay gülmek geliyor içimden, o ağladığım günleri hatırlıyorum, bu saçma sapan adam için mi? o kadar gözyaşı dökmüşüm, hep bu adama dokunmak için çırpınmışım... O'na dokunmadan uyuyamamışım... Bir ara kıkır kıkır güldüm ya durup dururken, aklıma bunlar geldi de güldüm işte. Şaşırdım durdum kendi kendime 'Ben bu adam için mi? böylesi duygular hissettim' diye dalga geçiyordum kendimle. Biliyor musun? bundan sonra ömrümün sonuna kadar erkeksiz kalacağımı bilsem, bir kez bile birlikte olmam seninle. O kadar etkilemiyorsun beni, o kadar sıradansın. Ben nasıl seninle birlikte olmuşum da, o durumları “AŞK” sanmışım. Peki pişman mıyım?. Hayır tabii ki pişman değilim. Dilerim sende değilsindir eski sevgilim!... |
0 yorum:
Yorum Gönder