30 Mayıs 2007 Çarşamba

SİZİN DE TUTACAK BİR ELİNİZ VAR MI?

Bir yaz günü plajda oturup kumlarla oynayan iki çocuğu seyrediyordum...

Her ikisi de deniz kıyısında kapılarıyla, kuleleriyle, tünelleriyle, kocaman bir kale yapmak için beraberce harıl harıl çalışıyorlardı...

Kale neredeyse tamamlanmışken büyük bir dalga gelip kaleyi bozdu... Her şey bir anda ıslak bir kum yığınına dönüşmüştü...

Bütün uğraşlarının bir anda gözlerinin önünde yok olduğunu gören çocukların gözyaşlarına boğulmalarını bekliyordum...

Ama çocuklar beni şaşırttı...

Ağlamak yerine, ikisi de kalkıp el ele tutuştular ve gülerek kıyıdan biraz daha uzaklaşıp yeni bir kale yapmaya giriştiler...

Çocukların o anda bana önemli bir ders verdiklerini farkettim...

Hayatınızdaki her şey yapmak için üstünde, çok zaman ve enerji sarfettiğimiz her karmaşık yapı, aslında kumdan yapılmışlardır...

Sadece başka insanlarla kurduğumuz ilişkiler ayakta sağlam kalabilir...

Er ya da geç, bir dalga gelip kurmak için yoğun çaba sarfettiğimiz çalışmaları anında yıkabilir...

Böyle bir durum karşısında, sadece yanında tutacak bir eli olan insan gülümseyebilir...

Yukarıda okuduğumuz hayattan dersler adlı kıssadan hisseyi gözlemleyen yazarın hayatında o günden sonra bir takım değişiklikler meydana gelmiş ve sağlam ilişkiler kurmanın yollarını aramış. Başına gelebilecek bir olayda yanında sıkı sıkıya elini tutabileceği dostluklar kurmaya başlamış.

Hayatın her anı bizler için birer ibret dolu sahnelerden ibaret olmasına rağmen çoğu zaman telaşadan bu dersleri fark etmeyiz bile. Ancak üzücü bir olay karşısında yaşanılan olumsuzluklar kendimize getirir bizi ve iş işten geçmiştir.

İnsanlara, daha sıkı bağlarla birbirleri ile bağlanmaları gerektiğini hatırlatacak üzücü olayların yaşanmasını beklemek yerine harekete geçmeleri için yarının bile geç olacağını, bugününü değerlendirmesi gerektiğini anlatan yukarıdaki olaydan çıkarmamız gereken tek sonuç ;

Sahi, Sizinde tutacak bir eliniz var mı? Kendinize İyi Bakın.

0 yorum: