Arabami park yerine birakip ofisime dogru giderken gordum karsidan gelen kadini. Ufak tefek.Tombulca.Temiz giyimli. Biraz geckin ama saglikli. Beyaz tenli. Mantosu iyi kumastan. Basortusu ipekli. Bu hali ile, gormus gecirmis ve bir zamanlar varlikli bir hanim oldugu belli. Her iki elindeki yuklerinin agirligi ile bir saga bir sola yalpalayarak yuruyor. Ama o kadar da yavas ki!.. Belli ki daha fazlasina gucu yetmiyor. Bu zayif kis gunesi bile onu terletmeye yetmis. Yuzu pence pence kizarmis; sanki nisanlisi ile bulusmaya giden genc bir kiz... Bir elindeki naylon posetin icinde kucuk likit gaz tupu. Digerinde sentetikten yapilmis bir pazar torbasi; icinde, kenari kirik bir vazo, bir miktar mangal komuru; kenari yirtilmis naylonundan gorulen, iki ekmek, birkac kilo patates, biraz kuru sogan ve altlarda bir kac parca daha ote/beri... Biraz sonra; kaldirima ulastiginda mola verecek gibi... Kim bilir kacinci dinlenmesi, carsidan beri?.. Kaldirima gelmeden, bir kac adimda ona ulastim: "Ne cok yuklenmissiniz... ne cok..." Irkildi... Her iki elindeki yukleri yere birakiverdi. Son bir gayretle, kaldirima ulasabilmek icin, farkinda olmadan tuttugu, solugunu koyverdi... "Ohhh..." "Nerelerden geliyorsunuz ?" Kimin laf attigini anlamak icin basini kaldirdiginda gozlerini gordum. Sasirdim. Bu yorgunluga karsin boyle bakilabilir mi? Boyle berrak, boyle gozlerinin bebekleri gulerek ve sevgi ile... bezginligin golgesi olmadan... Utanmis gibi basini umuzuna egerken, mantosunun cebinden kar gibi beyaz, patiska mendilini cikardi, yuzunun terini sildi. Mahcupca, yanaklarinin kirmiziligi biraz daha artarak: "Carsiya cikmistim. Eksik gedik tedariki icin." "Hepsini alabildiniz mi bari?" "Ne gezer efendim. Bu devirde her eksigi almak mumkun mu? "Keske otobuse binseydiniz... Bu kadar yorulmazdiniz..." Once ne yanit verecegini bilemedi. Ama bundan sonra saklamanin ne onemi vardi ki... "Son zamlarla otobus biletleri de artti iyice; gidis donus besyuz lira oldu efendim." "Kiminiz, kimseniz yokmu?.. Size yardim edecek?.." "Esimi bes yil evvel kaybettim. Cocugumuz olmamisti. Yegenlerim var ama herkesin de kendi isi var" Dogrusu bu ya, icim "ciz" etti. Kendimi ona yakinlasmis hissettim. "Hadi birlikte yuruyelim, torbalarinizi tasimaniza yardim ederim." "Aman efendim... nasil olur?.. size zahmet olmasin..." "Zahmet olmaz, zaten ben de o tarafa gidiyorum." Torbalarini aldim, birlikte yurumeye basladik... Arabami park yerine birakip ofisime dogru giderken gordum karsidan gelen kadini. Ufak tefek.Tombulca.Temiz giyimli. Biraz geckin ama saglikli. Beyaz tenli. Mantosu iyi kumastan. Basortusu ipekli. Bu hali ile, gormus gecirmis ve bir zamanlar varlikli bir hanim oldugu belli. Her iki elindeki yuklerinin agirligi ile bir saga bir sola yalpalayarak yuruyor. Ama o kadar da yavas ki!.. Belli ki daha fazlasina gucu yetmiyor. Bu zayif kis gunesi bile onu terletmeye yetmis. Yuzu pence pence kizarmis; sanki nisanlisi ile bulusmaya giden genc bir kiz... Bir elindeki naylon posetin icinde kucuk likit gaz tupu. Digerinde sentetikten yapilmis bir pazar torbasi; icinde, kenari kirik bir vazo, bir miktar mangal komuru; kenari yirtilmis naylonundan gorulen, iki ekmek, birkac kilo patates, biraz kuru sogan ve altlarda bir kac parca daha ote/beri... Biraz sonra; kaldirima ulastiginda mola verecek gibi... Kim bilir kacinci dinlenmesi, carsidan beri?.. Kaldirima gelmeden, bir kac adimda ona ulastim: "Ne cok yuklenmissiniz... ne cok..." Irkildi... Her iki elindeki yukleri yere birakiverdi. Son bir gayretle, kaldirima ulasabilmek icin, farkinda olmadan tuttugu, solugunu koyverdi... "Ohhh..." "Nerelerden geliyorsunuz ?" Kimin laf attigini anlamak icin basini kaldirdiginda gozlerini gordum. Sasirdim. Bu yorgunluga karsin boyle bakilabilir mi? Boyle berrak, boyle gozlerinin bebekleri gulerek ve sevgi ile... bezginligin golgesi olmadan... Utanmis gibi basini umuzuna egerken, mantosunun cebinden kar gibi beyaz, patiska mendilini cikardi, yuzunun terini sildi. Mahcupca, yanaklarinin kirmiziligi biraz daha artarak: "Carsiya cikmistim. Eksik gedik tedariki icin." "Hepsini alabildiniz mi bari?" "Ne gezer efendim. Bu devirde her eksigi almak mumkun mu? "Keske otobuse binseydiniz... Bu kadar yorulmazdiniz..." Once ne yanit verecegini bilemedi. Ama bundan sonra saklamanin ne onemi vardi ki... "Son zamlarla otobus biletleri de artti iyice; gidis donus besyuz lira oldu efendim." "Kiminiz, kimseniz yokmu?.. Size yardim edecek?.." "Esimi bes yil evvel kaybettim. Cocugumuz olmamisti. Yegenlerim var ama herkesin de kendi isi var" Dogrusu bu ya, icim "ciz" etti. Kendimi ona yakinlasmis hissettim. "Hadi birlikte yuruyelim, torbalarinizi tasimaniza yardim ederim." "Aman efendim... nasil olur?.. size zahmet olmasin..." "Zahmet olmaz, zaten ben de o tarafa gidiyorum." Torbalarini aldim, birlikte yurumeye basladik... Es... iki dost gibi... cenk sandikcioglu.................. |
0 yorum:
Yorum Gönder