Ankara'nin en meshur semtlerinden birinde senelerdir restoran isletiyorum. Islerim hic de fena degildi. Ama buyuk yerin masrafi da buyuk oluyor. Krizden sonra cok zor gunler gecirdik. Her ne kadar eskisi gibi olmasa da bu aralar daha iyiyiz. Bazen musterilerin hesaplarini odemeden gittiklerini anlariz. Cok az karsilastigimiz bir durum oldugundan unuttuklarini ya da paralari olmadigi icin odemediklerini dusunerek cok ustune gitmeyiz. Krizi en yogun hissettigimiz gunlerin birinde hesap kutularindan birini en eski calisanlarimdan biri ilk defa olarak bana getirdi. Icinde 500 milyon lira ve bir not vardi. Notta; yillar once bizim restoranda yemek yedigini ama parasi olmadigi icin calisanlara gorunmeden hesabi odemeden gittigini, ama hep vicdan azabi duydugunu yaziyordu. Ve simdi onu fazlasiyla odemek istiyordu. Adamla hemen gorusmek istedim ama yillar onceki gibi kimseye gorunmeden cikmisti yine. Gecen cumartesi yine ayni calisanim geldi ve o kutuyu birakan musterinin yemek yedigini soyledi. Hemen yanina gittim, konustuk. Tanimayacagimizi dusunmustu. Ilk geldigi zaman islerinin cok kotu oldugunu, ac oldugunu ve onun icin odemeden gittigini soyledi. Simdi ise durumunun iyi oldugunu ve o yemegin ucretini faiziyle birlikte odemek istedigi icin o parayi birakmisti. Ilk defa boyle bir durumla karsilasmistim. Duygulandim. "Hem de bu krizde" dedim. Soyledikleri hala kulaklarimda: "Benim krizde oldugum zamanda sizin durumunuz iyiydi ve ben sizin araciliginizla karnimi doyurmustum. Simdi de benim size yardim etmem gerekir." Cok etkilendim. Ve ertesigun o parayla bircok parasiz insana yemek verdim.. |
0 yorum:
Yorum Gönder