Sansli cocuklardanim. Beni seven annem ve babam vardi. Disarda oyun oynama devriydi o zaman. Sokagimizdan arkadaslarimla hava kararana kadar oynar eglenirdik. Hatta eglenceyi kacirmamak icin catlayana kadar tuvaletimi tutardim cogu kez. Tebesirle betona cizer sek sek oynardik. Mermer taslari ust uste dizerek kuka adli oyunuda icra ederdik. Misketlerim vardi. Kemik olanlar en degerlileriydi. Kazanirdimda surekli. Parmagimla gazoz kapagina vurarak yerdeki yilan deseninden cikarmadan surumeye calisirdik. Tahta kiliclarimiz vardi ve ben hep savasci prens olurdum. Yolda buldugumuz kedileri, kuslari yakalar beslerdik. Topla oynanan oyunlarimizda vardi. Yakar top ve istop. Bahcelerde cadir insaa eder kalirdik. Catapat, mantar, kizkovalayan, fisek alir onlari patlatir acayip heyecan duyardik. Ve simdi bakiyorum ne zaman buyudum ve buyuduk? Ne zaman oyunlardan ve arkadaslarimdan koptum? Sansli bir cocuktum her cocuk gibi. Sadece eglence ve paylasimin tadinda eglenerek ve arkadaslik kurarak gecti. Iki yuzluluk, maskeler, kompleksler, ardniyetler bilmezdik o zamanki kucukler, simdiki buyukler. |
0 yorum:
Yorum Gönder