14 Nisan 2007 Cumartesi

Selam olsun siladaki herkese

Selam olsun siladaki herkese

Geldigimiz yere gidenlere selam olsun. Aglayarak gelenlere, aglayarak gidenlere selam olsun. Selam olsun donulmez goce hazirlananlara, selam olsun silasini ozleyen herkese...
Her aciya bir hasret kalir, binlerce hasret birakir yarinlar.
Ayrilmak bitip gitmek midir acaba? Yitip yokolmak mi? Olum ne ki? Her gece perdelerimi ucuran ruzgar yoktur oysa. Oysa sabah yine ayni sabah, aksam yine ayni aksam.
Aliskanlik, zor dedirten ayriligin son noktasindadir. Bakar durur goz-lerinin icine ama sen anlayamazsin.
Nelere alismadin ki!
Insanligin yuzaki, gonul aydinligi, dizlerin dermani, gozlerin feri efendiler Efendisi'nin yokluguna bile alistiktan sonra neye alisilmaz ki?
Kimse anlamak zorunda degil beni diye dusunurum cogu zaman. Hem anlasa ne olur, anlamasa ne olur. Okusa da okumasa da unutulur gider insanin icinde o kendisini kabul ettirmek isteyen zamanin kabul edilemez durtusu.
Bagirirsin ya, belki duyan olur. Duysa ne olur onu da bana soyle. Kac karis buyursun bu hayata. Kac karis mezarin olur.
Hersey gozlerimin onunde iste. Duvarlarin yalnizligi, isiklarin anlamsizligi&
Sadece dunyaya siganlar icin silanin da gurbetin de dunyadan ibaret oldugunu bilmek bazan agir bir iskence gibi gelir bana. Degil mi? So-nunda hala dunyada kaldigina gore ha sila ha gurbet ne farkeder ki?
Asil hasretine yandiklarin dun-yada degil ki! Asil ozlenenler, ozlenmeye degecekler yok ki burada. Ya da burada olanlarin ozlenmesi icin illa da terketmeleri, ayrilmalari gerekiyor dunyadan.
Ve bu yuzden 40 yillik gurbet hikayeleri bana sacma geliyor hep. Oysa gurbet yakinlik demek, yakinlasmak demek& Hangi garibanin bagrindan caldiysak bu gurbeti bir an once iade etsek iyi olacak gibi. Malumunuz gariblerin ahi yerde kalmiyor.
Farkinda misiniz, gurbet ve garib kelimeleri hatta kurban kelimesi hep arapca ve hep bizim tarafimizdan asil anlamindan cikartilmis kelimeler& Oyle ya kurban denince hayvan kesmeyi anlayanin gurbet deyince ayrilik anlamasina niye sasiyorum ki ?
Daha fazla kafalarinizi yormadan meramimi anlatayim en iyisi& Gurbeti de genel gecer anlaminda kullanalim ki baska kelime arama zahmetimiz olmasin.
Hicbir gurbet kisinin kendine, ehline, ailesine, memleketine, dostlarina yabancilasmasi kadar agir ve aci olamaz. Bu anlamda hepimizim kendine has yeteri kadar gurbet misyonu var sanirim.
Evet iste orasi, hani her gittiginiz-de daha bir yabanci kaldiginiz, dostlarinizin azaldigi ama sizin ve bizim gurbetimizin bittigini sandigimiz yer aslinda artik bizim gurbetimiz olmak uzere& Buyuk bir yol ayrimindayiz aslinda. Ya da cogumuz kendi koselerini donduler bile.
Biz gurbetimizi kendimiz kurduk, kimse surmedi bizi yurtlarimizdan. Son 50 yila kadar hic boyle bir gurbeti de yasamamistik oysa. Gittigimiz heryer bizim olmustu ya hani, artik olmayinca biz de ne yapacagimizi sasirdik kaldik& Biz atalarimizdan boyle gormemistik ki.
Ya da bizim buralara gelisimizle Tuna'yi gecen akincilarin arasinda bir fark var galiba. Bu fark zilletle izzet kadar buyuk, bu fark madde ile mana kadar birbirine zit, bu fark kalble mide kadar biribirine alt ust&
Sonra oturup huzunlenelim, vay gurbet, hain gurbet& Omrumuzu yedi bitirdi, neslimizi curuttu, kuruttu. Biz masum, gurbet idamlik sanik !
Gelin gurbeti bir de yurtlarindan surulenlere, analarindan, evlatlarindan, evlerinden kovulanlara soralim. Mesela Cecenlere soralim. Nesiller boyu surgunu, yillar yili hasreti& Ya da evleri baslarina yikilan Filistinli analara soralim mi ? Iyisi mi sormayalim, yoksa bize gurbet turkusu yakmaya sebeb kalmayacak gibi.
Ve gelelim gerceklere :
Dunyada gurbet yoktur aslinda, biz kendimizi avutmak ve icimizdeki aci cekme ihtiyacini gidermek icin buluruz lazim oldukca boyle bir sebeb iste ! Ya da dunya asil gurbettir ya onu unutmak icin, onu saklamak, kendi-mizi kandirmak icin uydururuz bir gurbet hikayesi. Aslinda ozlenmesi gerekenler hep gider dunyadan, ya da gitmelidirler&
Sila bildigimiz memleket aslinda bizim izin tatil beldesi olmustur bile. Gider gunes gorur geliriz. Aman dikkat fazla guneste kalmayin, renginiz daha da koyulasirsa uyum saglamaniz zorlasir degil mi buralara ? Bir de orada iken bile kendi aranizda yabanci dillerle konusun, farkiniz olsun ! Ya da daha masum bir sebeb, maksat unutmamak, yoksa gizlimiz saklimiz mi var&
Bir nesil sonra neler olacak dusunelim mi ? Cocuklarimizin memleketten tanidiklari ya hic olmayacak ya da hic dostlari& Bizden en az on kat daha yabanci olacaklar hem burada hem orada& Zaten anadilleri coktan degisti. Artik analarinin dilini bilmiyorlar nerdeyse. Ondandir ki herhalde annelerini de dinlemez buranin yigitleri.
Anne ben Turkiye'ye gitmek var miyim? Anne ben kimim? Burasi neresi? Neden buradayim? Neden benim adim buradakilerin adlarina benzemiyor? Neden ben sana anne diyorum, bak komsunun oglu annesini adi ile cagiriyor! Neden evimizde ayakkabilarimizi cikartiyoruz ki, namaz mi kilacagiz evin heryerinde yoksa? Neden ben iki dilli olmak zorundayim? Neden anne? Neden baba? Neden muslumaniz biz? Neden camilerde kiziyorlar ki bize? Kilisede de kizarlar mi ki cocuklara anne?
Sormakla bitmeyen, cevaplari 10 puanlik sorular. Ve ne yana baksam isikli tabelalarda bir kocaman yazi: 'Kendi dusen aglamaz!' Biz boyle degildik! Safaklarimizi hasret rengine boyadilar. Incitmekten korktugumuz goncalari soldurup, yerine hicran tohumlari biraktilar. Umutlar caglardi icimizde, ozlem setleri orup omrumuze, hayallerimizi, umitlerimizi unutturdular...
...
Madem ki ayriliga hukum giymis bu yurek artik olmek icin yasamak gerek hayatimin gozelerinden damittigim bu siiri bin kez olerek sana adamami bekleme benden gun gelir tutmez olursa ocagim acilar var bende duvagi acilmamis bekle sana onlari adayacagim.

0 yorum: