Saat: 07:05. Uyaniyorum. Daha dogrusu annemin yogun cabalari sonucu yari uyanik hale geliyorum. Bunu basarmamla birlikte 07:15 oluyor. (saat ozellikle 07:05'e ayarli, 07:00'a degil. 5 dakika daha fazla "uyumam" kendi hayatim uzerinde 5 dakika daha fazla soz sahibi olmam demek.) Banyo. Dis fircalama. (Batemanvari* soyleyiste 'Colgate Total'i de eklemek gerekirdi -pratik ve hijyenik dik tup.) Icimden kufur ediyorum. Herkese; ve kendime de bu arada. Yuzumu bakterilere karsi etkili sabunla yikiyorum. Geldik en keyifli kisima: "extra strong multivitaminli, alkolsuz joleyle saca sekil verme" isi. (Kesinlikle gunun o saatinde yapmak istedigim ilk 100 sey listesinde yer almadigini belirtmeme gerek var mi bilmiyorum.) Elimi kavanoza daldirip epey bir jole aldiktan sonra sacima goturuyorum. Dik dik mi olsun geriye mi yatirsam. Olmadi yatmiyor lanet sac. Su ile islatiyorum. Biraz daha jole. 10 dakika kaybedilmistir. Servise gec kalma olasiligi belirgin bicimde artmaktadir. Sac bu haliyle bi' boka benzemedi ama idare eder. Panik icinde giris karti ve cuzdan ve cekmece anahtari aranir. Bunlar olmadan kendini de goturme daha iyi. O siralar okumakta oldugum kitabi alip posete koyduktan sonra kapiyi carpip cikiyorum. Poset, kitabi yagmurdan filan korumak icin (uzerinde D&R yaziyor.) Bakkalin onunden gecerken selam veriyorum. Servise yetismek icin acele edisimden keyiflenmis gibi. Hakli. Disaridan bakilinca cok komik bir gorunum sergiledigim kesin. Servis geliyor. Yagmur saclarimi islatmis. Olsun, cok fazla jole surmustuk zaten. (En azindan Bateman kadar hassas degilim bu konularda.) Servis halkina kisik sesli bir gunayd.... Genelde ayni ses tonunda yanit alinir. Eger arkadaslardan biri o gun manik modda degilse tabii. Posetlenmis kitap serviste okumak icindir ama ya konsantre olunamaz ya da uyku bastirir. (Uyku haftanin son gunleri iyice bastirir; Persembe, Cuma poset alinmaz.) Yine de 20 sayfa gibi rekorlara erisitigim zamanlar olmustur. Serviste sabah muhabbeti pek olmaz; sinirler gergin, uyku nobettedir. Saat:08:30. Isyerine gelinir.Yine disaridan bakilinca oldukca komik gelen atmosfer icerisindeyimdir. Guvenlik taramasindan gecmeden once siraya girilir. Ben, o makinanin (adi aklima gelmiyor ama rontgen cihazi gibi bir sey) onunde vakit kaybetmemek icin poseti acar, kitabin sayfalarini guvenlik gorevlisine gosterir, hizla gecerim. (Bu anlarda askerdeyken inzibatlarin yaptigi kitap kontrolleri gelir aklima. Bateman askere gitmemisti. Gitseydi yakayi ele verirdi kesin.) Kahvalti: kusma istegini bastirarak birseyler yemeye calisma. Bazen kusma istegi baskin gelir, tabagimdakinin tamamini yemeden ayrilirim. Kafede kulagima takilanlar yuksek ihtimalle dun aksamki macla, yoneticilerle ya da saca fon yaptirma ile ilgilidir. "Bu kente yalnizlik coktugu zaman uykusunda bir kus olur ecelsiz." Work, sweet work. Isim telefonla. Once telefona sifremi ve -ne diyor- 'author code'umu giriyorum. Telefonun markasi Ericsson. Konferans olayi guzel. 10 degisik melodisi var. Hewlett Packard bilgisayara sifremi girerim. Log-in olduktan sonra kullandigimiz esas program icin bi sifre daha. Sonra yazisma ortami icin bi sifre daha: z,o,m,b,i, ve e harflerini giriyorum. Kahretsin. Capslock'a basmayi unutmusum.Tamam bi Cranberries manyagi oldugum da dogru ama bu ifade ruh halimi gercekten yansitiyor. Masaustunde her zamanki gibi bir Kubrick filmi afisi. Bi' ozelligi mi var? Hayir. Sirf is olsun diye yapmis olmam kuvvetle muhtemel. Aslinda Planet of the Apes'in afisi daha iyi olur. Bi ara imdb.com'dan bisiler indiririz. Saat 09.00.00 olana kadar bekliyorum. Bir saniye once degil. Saat 18:00:00 a kadar 'stand by' moduna gececegim icin; kusura bakmayin. Gun boyu onlarca tanimadigim insana hitaben gunaydin, iyi gunler, iyi aksamlar diye baslayan cumleler kuruyorum. Ben kurmuyorum aslinda agzimdan otomatik olarak cikiyor cumleler. Oylesine otomatik ki bazen makine hatasi oluyor: gun ortasinda gunaydin; sabah sabah iyi aksamlar diyorum. Molalari dusersek her gun tam 465 dakika boyunca bu tanimadigim insanlarla yaptiklari alisverisler, bu alisverisler icin odedikleri faiz, vs.vs. hakkinda konusuyoruz. Bu konusmalar suresince raporlarim tutuluyor. Raporlarda telefonda olmadigim sure icin unavailable kavrami kullaniliyor. Oysa ben 9 saat boyunca bir an bile 'available degilim' ki... Bilgisayar ekranindan da olsa Bateman'dan fazla marka goruyorum. Platin American Express'im yok. Hatta Amex'im bile yok. (Basvururdum belki ama fazla yerde gecmiyor. Belki de Advantage almaliyim. Taksit olayi iyi. Simdi al cok sonra ode.) Fonda Oasis caliyor: "And all the roads we have to walk along are winding"... Saat 18:00:00: Yes! I am sure, "I definitely want to disconnect" bilmemne! Bilgisayar beni aptal yerine koymakta israrli. Her eylemimin ardindan emin olup olmadigimi soruyor. Bilgisayarin paranoyaklastigini dusunuyorum. Eve giderim. Eve gitmeden once bi magazaya ugrarim. Belki Visa classic'imle birseyler alirim. Belki si..igimin bi kazagi. (Ne yaparsin Bateman, sansur olmasa bile otosansur var.) Bi gomlek ya da bir mutfak robotu. Ne farki/onemi var. Slipi imzaliyoum. Kendime guvenim yerine geliyor. Imzam her yerde para demek. Ben onemliyim. Ben de sistemin bir parcasiyim. Ben 16 haneli bir sayiyim. Ve Sting: "I'll sell the stock, we'll spend all the money". Eee ne diyorduk. Eve giderim tras olurum. Bi yerlerimi keserim muhtemelen. Eskiden kan tutardi beni, artik onemsemiyorum. Yoksa Bateman, yoo yoo. Sonra banyo, yemek. Ardindan Efes "sek"! Biraz da sanal �lemde geziniriz ha?.. Cd now'dan bir Cat Stevens cd'si ismarlariz belki. Ya da amazon.com'dan bir kitap. Bir suru kitap aliyorum. Hepsini okumaya omrumun yetmeyecegini biliyorum. Olsun, tatmin oluyorum. En azindan bir sure icin. Winamp'ta ardarda 18 kere "Losing my religion" caliyor. Ne yazik ki Bateman; "Ayse Ozgun Sov" iste oldugum bir saatte yayinlaniyor. Gerci videoya kaydetmem mumkun. Ama ne yaparsin izleyecek pek vakit yok. Onun yerine ara sira "A Takimi"ni izliyorum. En sevdigim konular: "Sanatci diye kime denir; ve Konservatuar'li olmadan sarki soylemek mumkun mudur?" Bu konuda derin bir arastirma yapmayi dusunuyorum. Biraz Asik Mahzun� dinliyorum. Uyumadan once, yedi cetlerine rahmet okudugum yetkililer elektrikleri kesmezse aldigim kitaplardan birini okurum belki, ya da erkenden uyurum. Ne de olsa dengeli uyku iste verimliligimi artiriyor. Gece boyunca 'screen saver'lar geciyor gozlerimin onunden. (Pek uyudugum soylenemez ya uyur ve ruya gorursem bunun Naziler'le ilgili bir ruya olma olasiligi yuksektir.) Gunler gunleri kovalar. Dunyaya cetele tutmak ve volta atmak icin gelmis biri oldugunuzdan hep rahatsizsinizdir, surekli uyanik, bir o kadar da her an shut down durumuna gecmeye hazir. Fonda: "Show must go on" calmaktadir... Okumamis olanlar icin: Patrick Bateman, Amerikan Sapigi adli romanin bas karakteri. (Bret Easton Ellis -OM) "SIDDET"le tavsiye edilir BU BIY ALINTIDIY.... |
0 yorum:
Yorum Gönder