26 Mayıs 2007 Cumartesi

HoŞ..Ça..kal.....................

Şu anda düşüncelerim ve bedenim o kadar yorgun ki... Ve o kadar ağır geliyor ki
yüreğim yüreğime. Ya o taşıyamayacak yükümü benim, yada ben dayanamayıp bırakacağım
bedenimden... Sonunun nereye kadar süreceğini bilmediğim bir yolu başındayım belki
ama, sonunu da hiç merak etmiyorum...Sonu olmayan yollar benim harcım değil
aslında...Ben gittiğimde geride kalanlar, aslı astarı olmayan bahanelerle terk
edenler değil, beni gerçekten ve yürekten sevdiğime inananlar bilmeli gittiğim
yeri...Ve beni arzuladığında, bir dosta ihtiyaç hissettiğinde bulabilmeli. Hiç bir
zaman geriye dönemesem de sadece o gelebilmeli bana... Güneşin her doğuşunda
gülebilmeli toprak... Yüreği ısınmalı insanın... Balıklar gülümsemeli
derinliklerinde denizlerin... Yağmur sonrası gökkuşağı olabilmeli taneleri tek tek
damlacıkların... Ayçiçekleri seyretmeli parıltıyı... Ve o parıltıdan almalı
gıdasını...Okyanuslar çarşaf gibi olmalı... Hiçbir gemi rotasını şaşırmadan
varabilmeli gitmek istediği limana...
Buğday kavrulmalı, altın sarısını almalı topraktan... Alın teri akıtmalı birbirini
yürekten seven sevgililer... Sevgi o kadar kolay değil, bunu bilmeli... Bilmeli ki
her alın terinin bir damlası yüreğine düştüğünde mutlu olabilsin... Olabilsin ki
değerini bilebilsin sevginin.... Güneş olmasa da, ısıtmasa da gecenin ayazında
tenini, ısıtmalı yüreği bedenini..
İşte yaşanması gereken hayat bu kadar...Ardımda bıraktığım iyi veya kötü
hatıralarımı yanıma alarak, bir daha belkide hiç dönmemek üzere ve ben gidiyorum,
hoş...ça...kal
Sevgiler yüreğinizden, yüreğinizden dostluklar eksik olmasın..

0 yorum: